Belçika Müzeleri

1) Elmas Müzesinden notlarım

Brüj Elmas müzesi:

a)Elizabeth Taylor’ın elmas kolyesi, 69,42 karat olarak buradadır

b) Prenses Diana’nın evlilik yüzüğü, 18 karat olarak buradadır.

c) Renkli elmaslar da bulunuyor.

d) Bir cam bölgede 252 karat işlenmemiş mücevher duruyor.

Elmas’ın içerdiği anlamlar: Sağlam olduğu için aşkı, mükemmeliği ve masumiyeti sembolize ediyor.

Değer sıralamasına göre:

1) Elmas

2) Yakut ya da safir

3) Zümrüt’tür.  Zümrüt sıcak suya çok hassastır.

Not 1: Bazen, yarı değerli olan taşlar birinci değerli taşlardan daha da değerli olabiliyor.

Not 2: 1 karat 200mg ağırlığındadır ve yılda Dünya’da 1500 kg mücevher üretiliniyor. Elmas enflasyonu olmaması için üretimi sınırlıdır. Aslında herkese yetecek kadar mücevher çıkarılabilir.

Not 3: Eskiden, en ünlü elmas ticaret merkezi sırasıyla Amsterdam, Brüj ve Anvers imiş.

Not 4: Brüj kentinin çoğunluğu mücevher işindeymiş ve elmas sektöründeki ilk kadın Brüj’de yaşamış.

Not 5: Bizim kaşıkçı elması, 86 karatmış ve eski kesim olarak geçiyor.

2) Çikolata Müzesinden notlarım

Dilerseniz Brüksel’deki çikolata müzesinden yararlanabilirsiniz. Resmi sitesine ulaşmak için burayı tıklayınız.

Belçika hükümeti, çikolatada ve kakao kullanılarak yapılan diğer ürünlerde İsviçre kadar olmasa da  oldukça başarılıdır. Belçika’dan hediyelik kakao ve çikolata bazlı ürünler edinebilirsiniz.

Kakaonun tarihi:

Güney Amerika’da, Kakaonun bir tanrıça olduğuna inanılırmış. Mayalar, kakaoyu 3 taş ile ezerlermiş amacı ise: üç, üçgen yani üç ile bir bağlantı kurmakmış. Daha sonra, kakao genellikle mısır ile karıştırırlarmış. Aztekler, ise kakaoyu para gibi bir değişim aracı olarak kullanmaktalarmış.

Kakao Avrupa’ya İspanya aracılığıyla gelmiş. Fransa’ya yayılması ise ispanyol prenseslerinin fransız krallar ile evlenmeleriyle olmuş. Böylece, ilk geldiği dönemde Avrupa’nın kraliyet içeceği olmuş. III. Napoleon, kakao lüks bir ürün değildir demiş ve kakaonun üzerindeki vergiyi kaldırarak kakaoyu günlük hayata dahil etmeye başlamış.

Sonrasında, yeni makineler sayesinde kakao iyice ucuzlamış ve halkın tüketim ürünleri sınıfına dahil olabilmiş.. Kakao ve şekeri ayrı yapıp karıştırıyorlarmış sonrasında da vanilya ya da ne isterlerse karıştırırlarmış. Sıvıdan tatlı haline getirmeye başlamışlar. 1875’te kakaoya süt katmaya başlamışlar ve 1850-1920 yılları arasında kakaolu sütün plastik kutularda satımı başladı.

3) Patates Müzesinden notlarım

Müzede, patates kızartmasına (french fries) denmesine rağmen belçikalılar tarafından bulunduğunu belirtmişler. Belçika’ya göre patates kızartmasının Fransa ile anılmasının nedeni belçikalarının fransızca konuşması imiş.

Frietmuseum olarak geçiyor, resmi sitesi için burayı tıklayabilirsiniz.

Belçika’ya ilk patates Kanarya adalarından gelmiş. Belçika, en iyi kızarmış patatesleri kendileri yaptıklarını iddaa ediyor ve nedenlerini şöyle sıralıyor:

At yağı karıştırıyorlar.

İki kere önceden pişiriyorlar.

Eskisine yeni yağ döküyorlar.

Çok fazla sayıda özel sosları var.

Patates pişirilen yerde balık gibi başka bir ürün daha pişirmedikleri için patatesin kokusunu korumasını sağlıyorlar.

En iyi patatesin ise Peru’dan geldiğini söylüyorlar. Çünkü: Patateslerden çiçekler çıkıyormuş. Patatesin çok çeşitleri bulunuyor ama 8 ana kökenleri var.

Tatlı patates, 3 metre uzunluğundaki ağaçlardan elde ediliyor. En çok Çin, Rusya, Hindistan, Ukrayna’da üretiliyor.

İyi Seyahatler,