Uyarı 1: Bergama’ya İzmir’den 1 saat 40 dakika gibi; Foça’dan ise 1 saat 20 dakika gibi bir yoldan sonra ulaşabiliyorsunuz. İzmir-Foça arası ise 1 saat kadar uzaklıktadır. Bu farkın nedeni ise Foça’nın sahilde kalmasından dolayıdır.
Bergama’ya gidecekseniz kesinlikle Foça’ya da gitmelisiniz. Hatta İzmir’den geliyor veya gidiyorsanız Foça’da konaklamanızı tavsiye ederim.
Foça hakkındaki yazımı okumak için burayı tıklayabilirsiniz.
Bergama’ya İzmir’den geliyorsanız ve Bergama dışında İzmir’de başka güzergahlar araştırıyorsanız;
İzmir ve Civarı hakkındaki yazımı okumak için burayı tıklayabilirsiniz.
Bergama’yı gördüğüm gezide cumartesi günü Bergama’dan sonra Foça’da kaldım. Pazar günü ise Teos Antik Kenti’ni gezdim ve Alaçatı’ya uğradım. Siz de bu gezi sırasında Alaçatı’ya uğramadan İzmir tatilinizden dönmek istemezseniz böyle bir tur gerçekleştirebilirsiniz 🙂
Teos Antik Kenti hakkındaki yazımı okumak için burayı tıklayabilirsiniz.
Alaçatı hakkındaki yazımı okumak için burayı tıklayabilirsiniz.
Uyarı 2: Bu gezinin en vakit alacak kısmı şüphesiz Bergama’yı gezmektir. Daha önce Efes Antik kentini ziyaret ettiyseniz Bergama da belki 1 saat kadar daha az vaktinizi alacaktır. Bergama’da gezilecek ören yerleri 3 farklı alanda bulunmaktadır: Asklepieion, Kızıl Avlu ve Tapınak Alanı‘dır. Bu alanlara ek olarak bir de uğramasanız da ok bir şey kaybetmeyeceğiniz Bergama Müzesi bulunuyor. Kızıl Avlu, Tapınak Alanı (Kale, Akropolis) ve Asklepieion arasında bulunduğu için Kızıl Avlu’yu 2. sırada görmekte ve aralarında en önemsiz yer olduğu için de Bergama Müzesi’ni en son olarak ziyaret etmeniz de fayda var. Asklepieion ve Tapınak Alanı arasında tercih yapmanız gerekirse kesinlikle Tapınak Alanı 1. tercih olmalıdır.
Toparlarsam; gezmenizi önereceğim sıra: Tapınak Alanı (Kale, Akropolis), Kızıl Avlu, Asklepieion ve Bergama Müzesi olacaktır!!!
Uyarı 3: Bergama hakkında ufak bilgiler: Şehir ve Kale duvarlarıyla şehir birçok dönemde değişmiş. İlk yapılış tarihi ise M.Ö. 5. yy’e kadar uzanıyor. Roma imparatorluk çağı döneminde ise burası 150.000 kişilik bir nüfusa ulaşmış. En ilginci ise kalenin tepesindeki alan bizanslılar tarafından arap akıncılar için yapılmış ama daha sonrasında selçuklu türkleri bu alanı kale olarak kullanmaya devam etmiş. Bergama’nın terk edilmesinin asıl nedeni su taşımasında normal boruların suyun basıncını taşıyamaması sonucunda son boruların kurşun olarak yapılması ve uzun vadede bu kurşunun Bergama’yı zehirlemesidir.
Uyarı 4: Tapınak Alanı (Kale, Akropolis): Burası, ilk gezilmesini önerdiğim alandır. Burası bölgenin en tepesindedir ve müzekarta ücretsizdir. Kartınız yoksa bilet fiyatı ise 25 tl’dir. Bergama’da en çok vakit ayırmanız gereken bu alan için 1-1 buçuk saatin yeterli olacağını söyleyebilirim. Buradaki kutsal alanlar: Athena Tapınağı, Traian Tapınağı, Büyük Sunak ve Agora alanları‘dır. Bu alanların dışında Demeter Kutsal Alanı, Kral Sarayları, Gymnasion ve Aşağı Agora’dır. Girişten yukarı doğru çıkmadan evvel aşağı doğru merdivenlerin olduğu bir alan göreceksiniz. Burası büyük bir tiyatro alanı gibi.
Bu alandan devam ederek Aşağı Agorayı görmeye gidebilirsiniz. Eğer yürümeye üşeniyorsanız yukarı doğru çıkın. Aşağı Agora alanını yukarıdan tamamıyla çok net olarak görülmektedir. Gerçekten nefes kesici… Bu alanda devam ettikçe Bergama’nın en ünlü ve dünya’nın 7 harikasından biri olan Zeus Sunağı’nın temellerinin altından geçiyor olacaksanız. Tapınağın temelleri için kullanıldığı düşünülen bu kemerli yapıların olduğu alan ortaçağda sarnıç olarak kullanılmış. Tapınağın altından geçtikten sonra tabi ki artk sıra tapınağın kendisine geldi! Maalesef bazı sütunlarını burada görülebiliyor olsak da tapınağın büyük bir kısmı günümüzde Berlin Pergamon Müzesi‘ndedir. Bu durumun nedeni ise Osmanlı zamanında padişahın izni üzerine Bergama’da çıkan altınların osmanlıya bırakılma karşılığında Osmanlı’nın geriye kalan parçaların ülkeden çıkarılmasına izin vermesinden gelmektedir. Berlin‘e yolunuz düşerse kesinlikle bu müzeyi de gezerek Bergama için gezinizini tam olarak bitirmenizi öneririm. Uyarı 5: Kızıl Avlu (Mısır Tanrıları Tapınağı): İkinci ziyaret edilmesini önerdiğim bölge. Müze kart geçerlidir. Kızıl Avlu’nun çoğu kısmını dışarıdan da görebilirsiniz. Burası Pergamon’un en büyük antik yapısıdır (200×100 m civarındadır) Avlunun büyük kısmı Bergama şehrinin evlerinin altında kaldığı için görülememektedir. Bergama’dan geçen Selinos diğer adıyla Bergama Çayı bu meydanın altındaki antik bir tünelden akmaktadır. Bu bölgenin şu anki kiremit yapısında aslında farklı mermerlerle kaplıymış. Kuleye benzeyen yapıların yanlarında galerilerle çevrelenmiş avlular bulunurmuş.Esas yapının içine yapılmış bir bizans kilisesi bulunmaktadır. Yapının arkasındaki merdivenlerle bir iç galeriye çıkılabiliyormuş. Aşağıdaki resimde de gördüğünüz gibi bu avludaki heykeller mısır üslubunda yapılmışlardır. Bu avluda en etkileyici olan şey ise buradaki delikten bir rahip heykelin içine girip o tanrı gibi konuşabilmekteymiş. Uyarı 6: Asklepieion: Burası Roma Dönemi antik çağın en önemli sağlık merkezlerinden biriymiş. Burası kentin dışında şifa verdiğine inanılan bazı su kaynaklarının yakınına kurulmuş. Buranın kuruluş efsanesine göre Arkhias adlı saygın bir kişi avlandıktan sonra yaralanan ayağı iyileştikten sonra iyileşmiş ve sağlık tanrısına şükranlarını sunmak için bu kutsal inanışın kurulmasını sağlamış. Arkeolojik kazılar sonucunda buranın daha eski dönemlerde de kullanılan bir alan olduğunu göstermektedir. Üstü Örtülü Kutsal Yol ile başlayan bu alanda göreceğiniz yerler: Yeraltı Geçidi, Tedavi Binası, Kütüphane, Tiyatro, Kuzey Galeri, Helenistik Uzun Galeri, Üstü Örtülü Kutsal Yol, Hamam Yapısı‘dır. Bu bölgeye 30-40 dakika kadar ayırmanız yeterli olacaktır.Asklepieion’da Çektiğim Fotoğraflar
Uyarı 8: Sıra geldi Bergama gezisinin son durağı olan Bergama Müzesi‘ne; yukarıda belirttiğim gibi bir müze olarak açıkçası beklentilerimin çok altında kalan bir müze olmasına rağmen yine de gördüğüm için memnunum. Müzeye yarım saat kadar vakit ayırmanız yeterli olacaktır. İyi Seyahatler,